ATATÜRK KÖŞESİ

ATATÜRK KÖŞESİ

"Benim naçiz vücudum, bir gün elbet toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti, ilelebet payidar kalacaktır."

                                                                                                                                 Mustafa Kemal ATATÜRK

14.10.2014 4853

 


Atatürk´ün Yaşamindaki Kronolojik Olarak Olaylar


1881 : Mustafa´nın Selanik´te dünyaya gelmesi.

1893 : Mustafa Selanik´teki Askeri Hazırlık Okuluna başlar ve burada öğretmeni tarafından kendisine ikinci ismi "Kemal" verilir.

1895 : Mustafa Kemal Manastırdaki Askeri Liseye başlar.

1899 : Mustafa Kemal İstanbul´da Harbiye´nin hazırlık sınıfına başlar.

1902 : Mustafa Kemal Harbiye´den mezun olur ve buradan sonra Harp Akademisine devam eder.

11 Ocak 1905 : Mustafa Kemal Harp Akademisinden Kurmay Yüzbaşı olarak mezun olur ve Şam´da bulunan Beşinci Orduda görev almak üzere Şam´a gönderilir.

Ekim 1906 : Mustafa Kemal ve arkadaşları Şam´da "Vatan ve Hürriyet" adıyla gizli bir dernek kurarlar.

Eylül 1907 : Mustafa Kemal Üçüncü Orduya tayin edilir ve Selanik´e gönderilir.

13 Eylül 1911 : Mustafa Kemal İstanbul´daki Genel Kurmaya tayin edilir.

9 Ocak 1912 : Mustafa Kemal Libya´daki Tobruk taarruzunu başarılı bir şekilde yönetir.

25 Kasım 1912 : Mustafa Kemal Hareket Başkanı olarak Akdeniz Boğazları özel Kuvvetlerine atanır.

27 Ekim 1913 : Mustafa Kemal Sofya´ya Askeri Ataşe olarak atanır.

25 Nisan 1915 : İttifak Devletleri Arıburnuna çıkarma yaparlar ve Mustafa Kemal Tümeni ile ilerlemelerini durdurur.

9 Ağustos 1915 : Mustafa Kemal Anafartalar Grup Kumandanlığına getirilir.

1 Nisan 1916 : Mustafa Kemal Tuğgeneralliğe terfi eder.

6-7 Ağustos 1916 : Mustafa Kemal Bitlis ve Muş´u düşmandan geri alır.

31 Ekim 1918 : Mustafa Kemal Yıldırım Orduları Grup Kumandanı olur.

30 Nisan 1919 : Mustafa Kemal Erzurum´da bulunan Dokuzuncu Orduya geniş yetkilerle Müfettiş olarak atanır.

16 Mayıs 1919 : Mustafa Kemal İstanbul´u terkeder.

19 Mayıs 1919 : Mustafa Kemal Samsun´a ayak basar.

8 Temmuz 1919 : Mustafa Kemal gerek Üçüncü Ordu Müfettişliği görevinden gerekse ordudan istifa eder.

23 Temmuz 1919 : Mustafa Kemal Erzurum Kongresi Başkanlığına getirilir.

4 Eylül 1919 : Mustafa Kemal Sivas Kongresi Başkanlığına getirilir.

27 Aralık 1919 : Mustafa Kemal İcra Heyeti ile Ankara´ya gelir.

23 Nisan 1920 : Mustafa Kemal Ankara´da Türkiye Büyük Millet Meclisini açar.

11 Mayıs 1920 : Mustafa Kemal İstanbul hükümeti tarafından ölüme mahkum edilir.

5 Ağustos 1921 : Mustafa Kemal Büyük Millet Meclisi tarafından Başkumandan olarak atanır.

23 Ağustos 1921 : Türk birliklerinin Mustafa Kemal tarafından yönetildiği Sakarya savaşı başlar.

19 Eylül 1921 : Büyük Millet Meclisi, Mustafa Kemal´e Mareşal rütbesi ile Gazi unvanını verir.

26 Ağustos 1922 : Gazi Mustafa Kemal Büyük Taarruzu Kocatepe´den yönetmeye başlar.

30 Ağustos 1922 : Gazi Mustafa Kemal Paşa Dumlupınar savaşını kazanır.

10 Eylül 1922 : Gazi Mustafa Kemal İzmir´e girer.

1 Kasım 1922 : Büyük Millet Meclisi, Gazi Mustafa Kemal´in Hilafetin kaldırılması Yönündeki önerisini kabul eder.

14 Ocak 1923 : Mustafa Kemal´in annesi Zübeyde Hanım İzmir´de vefat eder.

29 Ekim 1923 : Türkiye Cumhuriyetinin ilan edilmesi ve Gazi Mustafa Kemal´in ilk Cumhurbaşkanı seçilmesi.

24 Ağustos 1924 : Gazi Mustafa Kemal İstanbul Sarayburnu´nda ilk kez şapka giyer.

9 Ağustos 1928 : Gazi Mustafa Kemal Sarayburnu´nda yeni Türk Alfabesi ile ilgili konuşma yapar.

12 Nisan 1931 : Gazi Mustafa Kemal Türk Tarih Kurumunu kurar.

12 Temmuz 1932 : Gazi Mustafa Kemal Türk Dil Kurumunu kurar.

16 Haziran 1934 : Büyük Millet Meclisi bir yasa geçirerek Gazi Mustafa Kemal´e "Atatürk" soyadını verme kararı alır.

10 Kasım 1938 : Atatürk vefat eder.



Atatürk Devrimleri


Atatürk askeri bir dahi ve karizmatik bir lider olduğu gibi, aynı zamanda büyük bir devrimcidir. O dönemde, Türkiye Cumhuriyetinin çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşabilmesi ve kültürel açıdan gelişmiş toplumların aktif bir üyesi olabilmesi için, modernize edilmesi gerekmektedir.

Mustafa Kemal de bunu yapmış, 1924 ile 1938 yılları arasında, insanlarının kurtuluşu ve hayatta kalabilmesi için yaşamsal öneme sahip olan devrimleri hayata geçirmiş; bu devrimler, Türk halkı tarafından büyük bir coşku ile karşılanmıştır.

Harf Devrimi

Atatürk´ün gerçekleştirdiği en önemli devrimlerden birisi de, 3 Kasım 1928 tarihinde Arap alfabesinin kaldırılması ve Latin alfabesinin kabul edilmesi olmuştur.

Kıyafet Devrimi

Kıyafet devrimi ile birlikte, kadınlar dinsel geleneklerden kaynaklanan çarşafı atıp, modern giysiler, erkekler ise fes yerine şapka giymeye başlamışlardır.

Hukuk Sisteminin Laikleştirilmesi

1920 yılında kurulmuş olan yeni Türkiye Devletinin yeni bir hukuk sistemine de ihtiyacı olduğunu bilen Atatürk, Mecelle, yani din esaslarına dayalı Medeni Kanun yerine İsviçre Medeni Kanununu getirmiş, o dönemde geçerli olan ceza yasasını ise İtalyan Ceza Yasası ile değiştirmiştir. Kısacası Türk Hukuk Sistemi tüm çağdaş gereksinimler ışığında modernize edilmiştir.

Öğrenimin Laikleştirilmesi

19. Yüzyıl başlarına dek, Osmanlı İmparatorluğu bünyesinde çeşitli eğitim sistemleri uygulanmıştır. Atatürk, İslami eğitim veren medrese sisteminin, yeni toplumun ihtiyaçlarına cevap veremeyeceğini; bu nedenle, batı modellerine benzeyen yeni bir eğitim sisteminin oluşturulması gerektiğini görmüş, böylece önce öğretimin birleştirilmesi (Tevhid-i Tedrisat) kanunu çıkarılıp dini eğitim veren tüm öğrenim kurumları kapatılarak, bütün eğitim işleri Milli Eğitim Bakanlığı çatısında birleştirilmiş, 1933 yılında da bir üniversite reformu gerçekleştirilmiştir.

Kadınlara Sağlanan Medeni Haklar

Atatürk Devrimleri ile birlikte, yüzyıllar boyunca ihmal edilmiş olan Türk kadınına yeni haklar tanınmış; kabul edilmiş olan yeni Medeni Kanun gereğince kadınlar da erkeklerle eşit haklara sahip olmuş, resmi görevlere atanmaları, oy vermeleri ve Millet Meclisine seçilmeleri mümkün kılınmış; tek eşlilik ilkesi ve kadınlara tanınan eşit haklar, Türk toplumuna bir canlılık kazandırmıştır.

 

Atatürk İlkeleri

 

Cumhuriyetçilik:

Atatürk devrimleri siyasi nitelik taşır. Çok uluslu bir İmparatorluktan ulus devlete geçiş gerçekleştirilmiş ve böylece modern Türkiye´nin ulusal kimliği oluşturulmuştur. Bu kimliğin oluşmasında, kul nitelikli insanların yurttaş-birey niteliği kazanması önemli bir noktadır. Atatürk bunun yolunu, kısaca halkın kendi kendisini idaresi, yani demokrasi demek olan Cumhuriyet´te görmüştür.

Halkçılık:

Gerek içeriği gerekse hedefleri açısından bakıldığında, Cumhuriyet Devrimi ayrıca bir sosyal devrim niteliği de taşır. Başta İsviçre Medeni Kanunu olmak üzere, Batı kanunlarının Türkiye´de uygulamaya konulmasıyla birlikte kadınların statüsünde köklü değişiklikler olmuş, 1934 yılında kabul edilen bir kanun ile kadınlar seçme ve seçilme hakkını almışlardır. Atatürk çeşitli ortamlarda, Türkiye´nin gerçek yöneticilerinin köylüler olduğunu söylemiştir. Aslında bu durum Türkiye için bir gerçek olmaktan çok bir hedef niteliğindedir. Halkçılık ilkesi sınıf ayrıcalıklarına ve sınıf farklılıklarına karşı olmak ve hiçbir bireyin, ailenin, sınıfın veya organizasyonun diğerlerinin daha üzerinde olmasını kabul etmemek demektir. Halkçılık, Türk vatandaşlığı olarak ifade edilen bir fikre dayanır. Gurur ile birleşen vatandaşlık fikri, halkın daha fazla çalışması için gerekli psikolojik teşviki sağlar, birlik fikrinin ve ulusal bir kimliğin kazanılmasına yardımcı olur.

Laiklik:

Laiklik yalnızca devlet ve dinin birbirinden ayrılması anlamına gelmez ayrıca eğitim, kültür ve yasama alanlarının da dinden bağımsız olması anlamını taşır. Laiklik, devletin dini düşünce ve dini kuruluşların etkisinden bağımsız olması, ve genel olarak düşünce özgürlüğü anlamına gelmektedir.

 

Devrimlerin birçoğu laikliği gerçekleştirmek amacıyla yapılmış ve diğerleri ise laikliğe ulaşılmış olması sayesinde gerçekleştirilebilmiştir. Laiklik ilkesi akılcı ve dini siyasetin dışında tutan bir ilkedir.

Osmanlı döneminde matbaanın geciktirilmesinde olduğu gibi dinin yenilikler karşısında nasıl tutucu bir silah haline geldiğini yaşamış olan Türkiye Cumhuriyeti kurucuları açısından dinin din dışı sivil yapı üzerinde yaratabileceği baskıları önlemenin bir aracıdır.

Devrimcilik:

Atatürk´ün ortaya koyduğu en önemli ilkelerden birisi de devrimciliktir. Bu ilkenin anlamı Türkiye´nin devrimler yaparak geleneksel kuruluşlarını modern kuruluşlarla değiştirmiş olmasıdır. Geleneksel kavramların bir kenara itilip modern kavramların benimsenmesi demektir. Devrimcilik ilkesi, yapılmış olan devrimlerin tanınıp kabul edilmelerinin çok ötesine geçmiştir.

 

Milliyetçilik:

Cumhuriyet devrimi ayrıca milliyetçi bir devrimdir. Bu milliyetçilik ırkçı bir yapıda değildir; yurtseverlikle sınırlıdır. Bu devrimin amacı, Türkiye Cumhuriyetinin bağımsızlığının korunması ve ayrıca Cumhuriyetin siyasal yönden gelişmesidir.

Bu milliyetçilik, tüm diğer ulusların bağımsızlık haklarına saygılıdır; sosyal içeriklidir; yalnızca anti - emperyalist olmayıp, aynı zamanda gerek hanedan yönetimine, gerekse herhangi bir sınıfın Türk toplumunu yönetmesine de karşıdır ve nihayet bu milliyetçilik Türk devletinin vatanı ve halkı ile bölünmez bir bütün olduğu ilkesine inanmaktadır.

Devletçilik:

Mustafa Kemal Atatürk yapmış olduğu açıklamalarda ve politikalarında Türkiye´nin bir bütün olarak modernizasyonunun ekonomik ve teknolojik gelişmeye önemli ölçüde bağlı olduğunu ifade etmiştir. Bu bağlamda, devletçilik ilkesini de devletin, ülkenin genel ekonomik faaliyetlerinin düzenlenmesi ve özel sektörün girmek istemediği veya yetersiz kaldığı ya da ulusal çıkarların gerekli kıldığı alanlara girmesi anlamında yorumlamaktadır. Ancak, devletçilik ilkesinin uygulanmasında, devlet yalnızca ekonomik faaliyetlerin temel kaynağını teşkil etmemiş, aynı zamanda ülkenin büyük sanayi kuruluşlarının da sahibi olmuştur.

 

İstiklal Savaşı

Mondros Mütarekesinden sonra, anlaşmayı imzalamış olan ülkeler anlaşmanın öngördüğü koşullara uymamışlardır. Çeşitli bahaneler öne süren İtilaf Devletlerinin ( Fransa, İngiltere ve İtalya ) Donanmaları İstanbul´a gelmiş, Adana vilayeti Fransızlar tarafından, Urfa ile Maraş vilayetleri ise, İngilizler tarafından işgal edilmiştir. Antalya ve Konya´da İtalyan askerleri, Merzifon ve Samsunda ise İngiliz askerleri, hemen her yerde yabancı subaylar, yetkililer ve ajanlar vardır. Yine İtilaf Devletlerinin onayıyla Yunan Ordusu´nun 15 Mayıs 1919´da İzmir´e çıkması üzerine, Mustafa Kemal Anadolu´ya gitmeye karar vermiş ve 16 Mayıs 1919´da, "Bandırma" isimli küçük bir tekne ile İstanbul´dan ayrılmıştır. Mustafa Kemal, Anadolu´ya yapacağı bu yolculuğu esnasında düşmanlarının bu gemiyi batırmayı planladıkları konusunda uyarılmıştır. Ama o bundan korkmamış ve 19 Mayıs 1919 Pazartesi tarihinde Samsuna ulaşarak Anadolu toprağına ayak basmıştır.

İşte bu tarih, Türk İstiklal Savaşının başlangıcıdır. Mustafa Kemal bu tarihi daha sonra kendi doğum tarihi olarak da seçmiştir.

Böylece, Anadolu´da bir ulusal direniş dalgası oluşmuş, Doğu´da Erzurum´da da bir hareketlilik başlamıştır. Mustafa Kemal hızlı bir biçimde hareket ederek tüm organizasyonun başına geçmiştir. 1919 yılının yazında yapılan Erzurum ve Sivas kongrelerinde ulusal bir sözleşme ile ulusal hedefler ilan edilmiştir.

İstanbul´un, İşgal kuvvetlerince işgal edilmesi üzerine, Mustafa Kemal, 23 Nisan 1920´de Türkiye Büyük Millet Meclisini açarak merkezi Ankara olan yeni ve geçici bir hükümet kurmuştur. Mustafa Kemal aynı gün Meclis Başkanlığına getirilmiştir. Bu sırada Yunan Ordusu da, Çerkez Ethem´in ayaklanmasından yararlanarak ve onunla işbirliği içerisinde Bursa ve Eskişehir yönünde harekete geçmiştir. Ancak 10 Ocak 1921 tarihinde, düşman kuvvetleri Batı Cephesi Kumandanı Albay İsmet İnönü ve orduları tarafından çok ağır bir yenilgiye uğratılmıştır. 10 Temmuz 1921 tarihinde ise, Yunan Ordusu beş tümen ile Sakarya´ya bir cephe saldırısı başlatmıştır. 23 Ağustos tarihinden 13 Eylül tarihine kadar aralıksız olarak süren büyük Sakarya Savaşı sonrasında, Yunan Ordusu yenilmiş ve çekilmeye zorlanmıştır. Bu savaş sonrasında, Büyük Millet Meclisi Mustafa Kemal´e Gazi ve Mareşal unvanlarını vermiştir. Düşmanlarını ülkesinden kovmaya kararlı olan Mustafa Kemal, 26 Ağustos 1922 sabahında, ordularına saldırıyı başlatma emrini vermiştir. 30 Ağustos 1922 tarihinde, tüm düşman kuvvetleri Dumlupınar´da ya öldürülmüş ya da esir edilmiş, düşman ordularının Kumandanı General Trikupis esir alınmıştır.

9 Eylül 1922 tarihinde Atatürk´ün "ORDULAR! İLK HEDEFİNİZ AKDENİZDİR, İLERİ!..." emriyle, kendilerini kovalayan ordularımızdan kaçmakta olan düşman kuvvetleri İzmir yakınlarında denize dökülmüşlerdir.

Olağanüstü askeri bir yeteneğe sahip olan Mustafa Kemal komutasındaki Türk kuvvetleri yurdu işgal etmiş olan Müttefik kuvvetlere karşı bir İstiklal mücadelesi vermişler ve sonunda bütün cephelerde zaferler kazanmışlardır. 24 Temmuz 1923 tarihinde Lozan Antlaşmasının imzalanmasıyla, hem bu zafer hem de bu zaferin ürünü olan yeni Türk devleti tüm dünyaca tanınmıştır. Mustafa Kemal, yeni, sağlam ve dinç bir devlet kurmuştur. 29 Ekim 1923 tarihinde, yeni Türk Devletinin idare şeklinin Cumhuriyet olduğunu ilan etmiştir. Ve Mustafa Kemal, Türkiye Cumhuriyetinin ilk Cumhurbaşkanı olarak seçilmiştir.

 

 

Atatürk´ün Bazı Özdeyişleri

- Ne mutlu "Türküm" diyene.

 - Geldikleri gibi giderler.

- Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.

- Bu millete çok şey öğretebildim ama onlara uşak olmayı bir türlü öğretemedim.

- Yurtta sulh, cihanda sulh.

- Sizlere saldırmanızı değil, ölmenizi emrediyorum.

- Memleketin efendisi hakiki müstahsil olan köylüdür.

- Doğruyu söylemekten korkmayınız.

- Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek demek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu yeterlidir.

- Türkiye Cumhuriyeti mutlu, zengin ve muzaffer olacaktır.

- Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur.

- Ordular, ilk hedefiniz Akdenizdir. İleri !

- Büyük hedefimiz, milletimizi en yüksek medeniyet seviyesine ve refaha ulaştırmaktır.

- Türkiye Cumhuriyetinin temeli kültürdür.

- Süngülerle, silahlarla ve kanla kazandığımız askeri zaferlerden sonra, kültür, bilim, fen ve ekonomi alanlarında da zaferler kazanmaya devam edeceğiz.

- Zafer, "Zafer benimdir" diyebilenindir. Başarı ise, "Başaracağım" diye başlayarak sonunda "Başardım" diyebilenindir.

- Egemenlik verilmez, alınır.

- Egemenlik, kayıtsız şartsız ulusundur.

- Milleti kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir.

- Öğretmenler: Yeni nesiller sizlerin eseri olacaktır.

- Hayatta en hakiki mürşit ilimdir.

- Türk Milleti bağımsız yaşamış ve bağımsızlığı varolmalarının yegane koşulu olarak kabul etmiş cesur insanların torunlarıdır. Bu millet hiçbir zaman hür olmadan yaşamamıştır, yaşayamaz ve yaşamayacaktır.

- Biz Türkler tarih boyunca hürriyet ve istiklale timsal olmuş bir milletiz.

- Milletimiz davranışlarında ve gayretlerinde sarsılmaz bir bütünlük gösterdiği için başarılı olmuştur.

 

 

İLETİŞİM

Adres:
MEŞRUTİYET MAH. 1918 SK. GAZİPAŞA ORTA OKULU SİTESİ AYDIN GAZIPAŞA ORTAOKULU BLOK NO: 5 EFELER / AYDIN


Telefon
(256) 225 1180


e-Posta Göndermek İçin Tıklayın